Hakkımızda

Piyasacı ve dar meslekçi yaklaşımların ötesine geçerek, toplumcu bir şehircilik anlayışının Türkiye genelinde etkin bir yaklaşım haline getirilmesini görev edinen Toplum İçin Şehircilik, eleştirel ve anlaşılabilir bilginin üretilmesi yanında, eleştirel bilginin toplum yararına kullanılması amacıyla bir araya gelen, yerelliğe değer veren, ancak yerelciliği reddeden, şehir plancılarının ağırlıkta olduğu ulusal düzeyde bir örgütlenmedir.


Toplum İçin Şehircilik Çağrısı


Bugün Türkiye’de şartlar bizi ortak noktalarda buluşturuyor.
Küçük hesapların ve kısa vadeli çıkarların
artık kendi sonumuzu hazırladığını açıkça görüyor olmak
bunlardan biri ve belki de en önemlisi.
50’lerde ve 80’lerde “çocuklarımız için” diyerek razı olduğumuz pay,
memleketin talanından bize de düşen,
bugün çocukların geleceğinin talanına dönüştü artık.
Geleceği satıyoruz.
Payımıza düşenle ne yapacağız sonunda?
Çocuklar ne yapacak?
Ellerindeki yığınla tapu, altlarındaki sürüyle arabayla?
Herkeste olan diplomasıyla hangi uluslar arası şirket için çalışacak
gecesiz, gündüzsüz, güvencesiz, geleceksiz?

Bugün Türkiye’de şartlar bizi ortak noktalarda buluşturuyor.
Küçük hesapların ve kısa vadeli çıkarların
artık kendi sonumuzu hazırladığını açıkça görüyor olmak
bunlardan biri ve belki de en önemlisi.
80’lerde 90’larda “büyümek için” diyerek razı olduğumuz pay,
memleketin talanından bize de düşen,
bugün ulusun talanına dönüştü artık.
Şehirleri satıyoruz. Ormanları, suları, tarlaları ...
İnsanca yaşama, çalışma, örgütlenme, güvence haklarımızın satışından
payımıza düşenle ne yapacağız sonunda?
Çocuklar ne yapacak?

Dün vazgeçtiğimiz “kamu yararı”, “sosyal devlet”, “bütüncül planlama”
İktidara terk ettiğimiz sokaklar, yok edilen kamusal alanlar,
ortak bilincimizden bize sesleniyor, hepimiz duyuyoruz.
Emperyalizme karşı mücadele etmenin gururunu özlüyoruz.
Sadece “haklı” olmanın getirdiği huzuru, anlamlılığı…
Dalkavukluk yapmamız isteniyor bu gün.
Varoluşumuzun nedenlerini unutmamız, ilkelerimizi bir kenara bırakmamız...
Geleceği düşlemememiz...
Uzlaşmamız, talana katılmamız, bölüşümden payımıza düşene razı olmamız…
Göstermelik bir hiyerarşi için gözümüz dönsün,
işlevsiz unvanlar peşinde koşalım ikide bir, kullanılıp, tükenelim isteniyor.
Uzmanlığımız, teknik ressamlığa dönüşsün veya
uzlaştırmacı olalım, olalım ki
“o kadar da kötü değil” diyebilelim şehir dışına gönderilene,
satılan kent içinde etnik bir dekora dönüşene,
“buradan buyurun” diyebilelim onların yerine göz dikene.
“Gelişme de böyle olur” diyerek, “açık, ileri görüşlü” olabilelim.
Hazır ve maksatlı fikirleri “dünyada bu böyle” deyip satabilelim.
Böylece avantamıza bakabilelim, köşemizi kapabilelim.

Bugün Türkiye’de şartlar bizi ortak noktalarda buluşturuyor.
Bilginin gücü bunlardan bir diğeri.
Elinde tutanı, haklıysa, dimdik ayakta tutabilecek yegane şey olan...
Bilimsel, anlaşılabilir, eleştirel bilgi.
Ülkemizde neler olduğunu, şehirlerimizde,
köylerimizde, ormanlarımızda, dağlarımızda olup biteni
topluma anlatmanın sorumluluğu, bizi bir araya getiriyor.
Bugün Türkiye’nin geldiği yol ayrımı,
bizleri de farklı yollarımızdan ortak meydanlara topluyor
İstanbul’dan, Ankara’nın sesini duyuyoruz.
Ankaralı meslektaşlarımızın iki yıl önce üretmeye başladıkları ışığın heyecanı bizi de sarıyor.
Ne ekonomik rant için, ne de dar siyasi çıkarlar için
Sizi, sadece haklı olmanın huzurunu paylaşmak,
talana ve boyun eğmeye karşı, bilginin ve bağımsızlığın gücüyle dik durabilmek için,
toplum için,
şehirciler olarak birlikte üretmeye ve birlikte mücadeleye çağırıyoruz.